بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَٱذْكُرْ عِبَٰدَنَآ إِبْرَٰهِيمَ وَإِسْحَٰقَ وَيَعْقُوبَ أُوْلِى ٱلْأَيْدِى وَٱلْأَبْصَٰرِ ٤٥

Kullarımız İbrahim’i, İshak’ı, Yakub’u da an, eller ve gözler sahibleri idiler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

إِنَّآ أَخْلَصْنَٰهُم بِخَالِصَةٍ ذِكْرَى ٱلدَّارِ ٤٦

Çünkü biz onları temiz bir hassa, halîs yurd düşüncesiyle halîslerimizden kılmışızdır.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَإِنَّهُمْ عِندَنَا لَمِنَ ٱلْمُصْطَفَيْنَ ٱلْأَخْيَارِ ٤٧

Ve çünkü onlar muhakkak nezdimizde seçilmiş ahyardan.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَٱذْكُرْ إِسْمَٰعِيلَ وَٱلْيَسَعَ وَذَا ٱلْكِفْلِۖ وَكُلٌّ مِّنَ ٱلْأَخْيَارِ ٤٨

İsmail’i de, Elyesa’ı da, Zül'kifli de an, hepsi de o ahyardan.

– Elmalılı Hamdi Yazır

هَٰذَا ذِكْرٌۚ وَإِنَّ لِلْمُتَّقِينَ لَحُسْنَ مَـَٔابٍ ٤٩

İşte bu bir zikirdir, ve şüphesiz korunan müttekîler için her halde güzel bir istikbal (bir husni meâb) var.

– Elmalılı Hamdi Yazır

جَنَّٰتِ عَدْنٍ مُّفَتَّحَةً لَّهُمُ ٱلْأَبْوَٰبُ ٥٠

Adn cennetleri: açılarak kendilerine bütün kapılar.

– Elmalılı Hamdi Yazır

مُتَّكِـِٔينَ فِيهَا يَدْعُونَ فِيهَا بِفَٰكِهَةٍ كَثِيرَةٍ وَشَرَابٍ ٥١

İçlerinde kurularak orada bir çok yemişle bambaşka bir içki isteyecekler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَعِندَهُمْ قَٰصِرَٰتُ ٱلطَّرْفِ أَتْرَابٌ ٥٢

Yanlarında da gamzeleri kasan hep bir yaşıd dilberler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

هَٰذَا مَا تُوعَدُونَ لِيَوْمِ ٱلْحِسَابِ ٥٣

İşte bu, o hesap günü için size vaadolunan.

– Elmalılı Hamdi Yazır

إِنَّ هَٰذَا لَرِزْقُنَا مَا لَهُۥ مِن نَّفَادٍ ٥٤

İşte ki bu bizim rızkımız, muhakkak ki ona hiç tükenmek yok.

– Elmalılı Hamdi Yazır

هَٰذَاۚ وَإِنَّ لِلطَّٰغِينَ لَشَرَّ مَـَٔابٍ ٥٥

Bu böyle, şüphesiz azgınlar için de fena bir istikbal (şer bir meâb) var.

– Elmalılı Hamdi Yazır

AYARLAR
Okuyucu